15 Aralık 2016 Perşembe

Başlık Konduramadım

Uzuuun zamandır elim gitmiyor yazmaya, sanki hep karanlık tarafı anlatıyorum gibi.. Zaten yine öyle olacak da ne yapayım sonuçta bu Doruk'un sayfası, büyünce ister okur ister kapatır, kendi kararı..

Son 1 yıldır nerelerdeymişiz ne yapmışız, neler olmuş bi bakalım.. 
Doruk çok sık hastalanmasa da kan tahlillerinde bazı değerlerde hep düşüklük vardı, bir çok kez kan alındı bakıldı hatta 6 aylıktan beri neredeyse düzenli olarak kan tahlili yaptırıyor garibim..(zaten artık beyaz üniforma fobisi oluştu, geçen gün eczaneye girdik, çalışanlardan korkup arkama saklanıyor miniğim)

Geçen sene tam da bu zamanlar bağışıklık yetmezliği teşhisi konuldu ve ivig verilecekti. Hayatımıza dair biz farklı farklı planlar yaparken hayat bir kez daha karşımıza geçip kahkalarla gülüyordu bize.. Günlerce ağladım, Doruk'a sarıldım, sarıldım, sarıldım.. O uyanıkken güldüm ama o uyurken hep ağladım.. Hatta çocuk doktorumuz Merve hocaya gecenin bi vakti mesaj bile attım "hocam sanırım ben bu annelik işini beceremiyorum" diye.. Bu seninle alakalı bir durum değil, bu Doruk'la alakalı ve iyi olacak dedi. Bu durum gerçekten benimle, bizimle alakalı bir durum değildi ama her anne baba gibi insan neden, niçin, acaba, niye, nerede yanlış yaptık?? diye bir sürü soru geçiriyordu aklından.. Normalde şükreden bir insanımdır, Doruk olduktan sonra bu daha da arttı ve hastane koridorlarında geçirdiğimiz her saniye daha da katlandı.. Halimize şükrettim, bizim sınavımız da bu olsun, Allah dermansız dert vermesin diye dua ettim.. Artık hayatımıza bir çok yasak dahil olmuştu. Alışveriş merkezleri yasak, çocuk oyun alanları yasak, kalabalıklar yasak, hasta insanlar aman aman mümkünse uzak dursun.. 3 ay arayla 2 kez ivig uygulandı, bağışık değerleri biraz toparladı ama hala istenilen seviyeye gelememişti tabi. İstanbul'da kış aylarında eve hapsolmuş durumdaydık. Oysaki öncesinde tam bi sosyal kelebek olmuştuk. Orda o etkinlik, burda bu etkinlik, ay şurda bebekle dans varmış, dur burda kitap okuma şeysi varmış, amanin şu kermesi de kaçırmayalım, Doruk bayılır buna şunu da yapalım derken bi anda eve tıkıldık kaldık. En büyük etkinliğimiz parkın kalabalık olmadığı saatlerde parka çıkmak, markete gidip alışveriş yapmak, bahçede dolaşmak oldu. Baktık ki bu böyle olmayacak Çanakkale'ye kaçtık bizde :) İyi ki gitmişiz, temiz hava çok iyi geldi kuzucuğa. Her gün mis gibi deniz havası aldırdı anneannesiyle dedesi, gezdi dolaştı. Babamız da geldi tatillerde yanımıza. Bi ara Çanakkale'ye mi yerleşsek acaba diye düşünmedim değil hani :)) Bu arada daha sonra bazı tahliller yapılarak bağışıklık yetmezliğinin alerjiyle alakalı olduğu ve geçici olduğu, hücrelerinin çalıştığı görüldü çok şükür. 

Havalar ısınınca ve yazlık sezonu açılınca 10 günlük deneme turuna çıktık ilk önce bakalım nasıl olacak Doruk diye ve bingo, değerleri inanılmaz artış gösterdi şükürler olsun.. Takibimizi yapan sevgili hocamız yazlıkta kalmamıza izin verdi ve Doruk koca yaz İstanbul yüzü görmeden tatilin keyfini çıkarttı :) O kadar mutluydu ki orda, yan evde Asya'yla Aybars, arka evde Aras, çaprazda Beril ohhh daha ne olsun :) Sabah deniz, öğle uykusundan sonra deniz, bir de güzel yüzüyor ki maşallah, artık diyordum yakında Midilli'den arayacaklar gelin çocuğunuzu alın burdan diye :) Çocukta hiç mi korku olmaz, cumburlop atıyo kendini suya, herkes şaşıp kalıyordu bu nasıl çocuk, su çocuğu diye :) Tabi şöyle bir şey de var, sahil hattı boyunca aman kimse eline yiyecek tutuşturmasın diye peşinden dolaşan bi manyak anaydım ama olsun :) Çocuktur canı çeker meselesi çok fazla olduğundan sıkıntı oluyor, o yüzden ben peşinde kuyruk. Fırsat bu fırsat sabahları yürüyüş yaptım komşumuz Şirin ablayla, çok da güzel oldu pek de güzel oldu valla :)
Yaz sonunda evimizden taşındık, eşyalarımız kendimize göre fazlaydı ve her saniye artan oyuncaklarla daha da fazlalaştık :) Rahatça sığıp Doruk'un rahatça dağıtabileceği bir eve taşındık ama Buket'e göre buraya da sığamıyoruz çünkü Doruk halen çok absürt yerlerden çıkabiliyor karşımıza :) Çocuğu bi sığdıramadınız eve yahu diyor hep :) Naapsın teyzesi, minimum 3 ay yazlıkta ayağında terlik bile olmadan evden kaçıp kaçıp giden, özgürce sokaklarda dolaşan çocuğu dört duvara sokarsan ne olur :( Naapsın garibim.. İlk zamanlarda kapıya gidip çaresizce bekliyordu kuzum bi umut belki yazlığa geri döner diye ama mevsim koşulları..

Şimdi yeni evimizde her gün site içinde yürüyerek, çocuk parkında, markette günlük alışverişlerde dışarısıyla ilgili aktivitelerimizi tamamlıyoruz. Şu zamana kadar yaklaşık 2 ay önce 1 kez avmye soktum o da ayağına uygun bot alabilmek içindi, gördüğünüz gibi avmsiz bir yaşam sürülebiliyormuş. Ha kafayı yeme noktasına geliyorsun, çok bunalıyorsun 24 saatin en az 12 saatini çocukla dip dibe geçirerek, kendine hiç vakit ayıramayarak, saçın başın kaşın ayrı telden çalarken ama yine de sağlıklı olduğu için şükrediyosun! Yasaklarımız halen devam ediyor, Doruk halen enfeksiyonlara karşı korunması gereken bir dönemde, o yüzden biz yine ev hayatında.. Belki dışarda olan bir çok etkinliği, partiyi, onu bunu kaçırıyoruz ama evde çok eğleniyoruz onunla.. 
O yüzdendir ki içimde tutarsam çatlayacağım bir kaç konuya parmak basayım;
  • Bu çocuğu daha ne kadar izole edeceksin? Bu çocuğu pamuklara mı saracaksın? gibi saçma sorularla bana gelmeyin. Yüzünüze bakıp hatta adam yerine koyup açıklama yapıyorum içimden söylediklerimi boş verin.. Yahu biz ister miyiz sosyal kelebek olmuşken eve kapanmayı? Bi yürü git sen kendi haline bak.. Hadi canım, hadi..
  • Ayyy alerjikler de pek bi sıkıcı diyenler.. He canım bizim hayatımız aslında Rio Karnavalı tadında ama biz değişiklik olsun diye Küçük Emrah modunda yaşayalım dedik! Ya kızım / oğlum biz neyin derdindeyiz sen neyin derdindesin. Hadi sen git de kim ne yapmış, ne demiş, kim kime parmak atmış, nasıl olmuş, ne yemiş, ne içmiş onları araştır. Hadi cınım kolay gelsin
  • Ee madem öyle, sen bu çocuğu neyle besliyosun?? Al işte beni kulağıyla değil başka yeriyle dinleyen biri daha.. SUYLA BESLİYORUM oldu mu? Su içse yarıyo maşallah, anasına çekmiş!
  • Ah yazık onu da yiyemiyo di mi? E ne zaman yiyecek peki? Yok yiyo da ben çocuğa işkence olsun diye vermiyorum! Yahu bilsek ne zaman yiyebileceğini zaten sıkıntı olmayacak da henüz müneccim şeyi yemeğe başlamadık, o sebepten bilemiyoruz ailece..
  • Ben izin vermediğim sürece e bi yesin ne olacak, hem denemiş olursun diye saçma ve garip ısrarlarla bana gelmeyin! Sonuçlarına siz değil biz katlanıyoruz.. Elimizde olan bir deneme listemiz var ve ona uymamız gerekiyor. Garip ısrarlarınız ve ben görmeden verebileceğiniz şeyler sonucunda aylarca geriye gidebiliriz!
  • 40 yılda 1 kere gittiğimiz restoranlar, yanımızda taşıdığımız yiyecekler için bize anlayış gösterin gözünüzü seveyim.. Tenceresiyle tavasıyla çorbasını getiriyorum sana, binbir rica eşliğinde nolur kaşık sokmayın o öyle ısınsın dediğimde uzaylı gibi bakmayın bize.. Evden hazırlayıp getirdiğim etini, köftesini ne yani bunu burda mı yicek şimdi? diye sormayın işte.. Patatesi kızarttığınız yağı sorduğumda 9 kusurlu hareketten birini yapmışım gibi yerin dibine sokarcasına bakmayın yahu. Çok param olsun açacam alerjik bi mekan göreceksiniz hepiniz ondan sonra işte!! Alacağım bütün müşterilerinizi elinizden, başınızı duvarlara vuracaksınız nihahahahaha (burda cadı gülüşü efekti olaydı iyi olacaktı bence :)) ) 
1 yıla göre daha yazacağım çoooook şey var ama kabaca özeti bu..
Dönüp de okuyunca biraz karmaşık ve biraz da saçma olmuş ama birikince böyle oluyor işte :)
Umarım bi daha bu kadar aksatmam.

*Doruk kuzum, geçen sene bu zamanlarda deneyip hüsranla sonuçlanan keçi yoğurdu var ya, bu defa iyi gidiyosun çok şükür.. Belki bir gün kaşık kaşık yoğurt yersin..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder