31 Aralık 2015 Perşembe

Mutlu Yıllar

Tembel Aslı geri geldiiiii ☺️ Bi daha bu kadar uzatmayacağım arayı, sonra bütün yazacaklarımı unutuyorum..
Doruk'la Çanakkale'ye anneanne ve dedemize geldik, bir süre de memleket havası alsın bakalım oğluşkom ☺️
Artık 2015 senesinde olan tüm kötü şeyler bu senede kalsın, 2016 hastalara şifa, dertlilere derman, evsizlere ev, açlara aş, eşsizlere eş (ayy inşallah sevgili kardeşim Yidocuğuma da ☺️), işsizlere iş(bu da bana inşallah ☺️), bebek isteyen herkese sağlıklı sıhhatli bebek, barış, huzur, başarı, mutluluk, para ve yürekten istenilen ne varsa onları getirsin inşallah.. Biz alerjiklerin alerjileri bitsin, evlatlarımız her istediğini yiyebilsin.. 
Var olan dostluklarımız bozulmasın, ailemiz hiç azalmasın hep artsın.. 
2016 hepimize uğur getirsin.. İyi seneler
Bu da bizim bir anda gaza gelip süslediğimiz ağacımız ☺️ Ayrıntılarda İstanbul'daki dostlar da var 🙏



5 Kasım 2015 Perşembe

Bir Keçi Sütü Hikayesi

Doruk'a sorma ve onun seçme şansı olsaydı bilmiyorum inek mi yoksa keçi mi tercih ederdi ama biz alerjimizin ilerleyişi yönünde Fügen hocamızın yönlendirmesiyle ilk olarak keçi sütü deneyecektik.. Eylül ayında yapılacaktı aslında ama Doruk'un aniden rahatsızlanması, bağırsakların toparlanması falan derken Ekim ayına sarktı büyük gün.. 20 Ekim Salı ilk kez süt içtiği gün..
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde  gözetim altında yapılması gerekiyordu olası bir reaksiyona karşı.. Evimize bir hayli uzak olduğu ve yatış çıkış işlemleri yapılacağı için Doruk'la ikimizin gitmesine imkan yoktu, babamız da bizimle olmalıydı. Hem ilk süt içişini o da görmeliydi ama o hafta çıkan eğitim yüzünden gelemeyecekti bizimle. Ben de tek başıma gidemezdim, imdadımıza anneannemiz koştu tabi yine.. Süper anneanne, seni çok seviyoruz..
Kuzucuğum ilk Marmaray yolculuğunu yapmış oldu, e tabi annem de :) Bu kadar kolay gideceğimizi hiç düşünmüyordum. Bir heyecanla gittik, hemşire ablamız hemen başlayabiliriz dedi, benim gözler doldu tabi.(dur dedim şimdi ağlama zamanı değil, 3 saat sonra ağlayacaksın:) )
Önce yanağa sürüp yarım saat kadar tepki var mı yok mu diye bekledik ve sonra yavaş yavaş şırıngayla çok az miktarda içirmeye başladılar. Tadını sevmiş olmalı ki itiraz etmedi miniğim.


Anne sütünden sonra farklı bir süt, yabancı bi tat.. hmm güzelmiş bu yaaa bakışı, surattaki şaşkın, şaşıbeş ifade :)

Tabi ki yeni yürüyen enerjik bi bebeyi zapt etmek çok zor, koridorda bi aşağı bi yukarı yürüyüp durdu. Daha çok anneannesiyle gezdi çünkü ben diğer annelerle muhabbet etmekle meşguldüm :) Bi ara yatakta oyuncaklarla tutabilmeyi başardık, çok kısa bir süre..



Eğer alerjik bir çocuğunuz varsa kesinlikle Facebook'ta Alerji İle Yaşam Platformu'na üye olmalısınız. Orada herkes kardeş gibi, birbirine yardımcı olmak için çırpınıyor. Yalnız olmadığınızı hissediyorsunuz, sizi anlamayan insanlara inat sizi anlayan binlerce kişi çıkıyor karşınıza. Ben oradan çok şey öğrendim, çok güzel arkadaşlıklar edindim.. Birbirini anlayan çok güzel bir grubumuz var, ortak dert alerji olunca konuşacak gülecek çooook daha farklı şeyler de bulabiliyorsunuz. Kendinize işkence etmeyin ve sosyalleşin. Çocuğunuzla çıkın, annelerle buluşun, mutlu olun..

Platform sayesinde bizimle aynı gün süt yüklemesi yapılacak bir ufaklık daha olduğunu öğrendim ama cam şişe günlük keçi sütü bulamamışlardı. Paylaşabileceğimi, yalnızca beni bulmalarının yeterli olacağını söyledim. Bizim yüklememiz başladıktan sonra geldiler Özge hanım, eşi ve dünya tatlısı oğulları Mustafa Kemal.. İlk kez görüşüyorduk ama sanki çok uzun zamandır tanışıyor gibiydik. Ne bir soğukluk, ne bir çekinme hiç bir şey olmadı hemen kaynaşıverdik :)
O kadar tatlıydılar ki Doruk için sağlıkla lıkır lıkır süt içsin diye çok güzel hediyeler getirmişlerdi, ağlak ben dayanamadım tabi yine.. Kalbi güzel insanlar halen var, çok ama çok teşekkür ederiz, çok güzel hatıra olarak kalacak bize. Doruk'la Mustafa Kemal hiç yabancılamadı birbirini, gülüşmeler mi istersin, cici yapmalar mı.. Kuzucuklarım benim.. Hemşire süt vermeye geldiğinde alkışlar eşliğinde birbirimize destek veriyorduk, insana güç veriyor gerçekten. O gün süt kardeş oldular dedik, öyle kalsın anılarımızda, aynı anneden emmediler ama aynı şişeden süt içtiler :) 

Minik kuzular birbirlerini çok sevdiler, inşallah en kısa zamanda bir araya getirebiliriz yine..

Bunlar da Doruk kuzum için getirdikleri termos ve kupa.. Çok güzeller, iyi günlerimizde kullanacağız inşallah..

Yarım saatte bir verilen her sütten sonra yüreğim ağzımda bekliyordum. Acaba kaka yapacak mı, mukus olacak mı? Acaba hıçkırık olacak mı? Acaba döküntü olacak mı? Acaba karnı ağrıyacak mı? Acaba pişiği olacak mı? Bi sürü acaba oluyo işte kafanda, yüreğinde.. Bekliyosun bekliyosun bekliyosun.. En sonunda saf süt verildi.. Çok şükür tepki vermedi. Bütün acabalarımı yuttum, unutmak istedim, Allah'ım aklıma getirme, hatırlatma bana diye dua ettim. O günü baya zor geçirdim, her an tetikte.. Akşam bir anda ağlamaya başladı uykusunda, eyvah dedim karın ağrısı.. Bi süre sakinleştiremedik, zor susturduk uyuttuk ama diş sebebiymiş neyse ki.. 
Ertesi gün sabah ilk peynir denememizi yaptık, beğendi de paşam :) 1 çay kaşığı fırınlanmış keçi peyniri.. Baltalı markasını alıyorum çünkü tesiste yalnızca keçi var, inek bulaşma ihtimali yok o yüzden içim rahat.. 
O gün biraz kustu, bu bir tepki miydi yoksa sıkışık trafikte sıcak arabanın içinde fenalık geçirdiği için miydi bilemedim.. Bir daha kusması olmadı çok şükür. Bir de gece solunumda sıkıntı yaşadık, hırıltılı nefes alıyordu ama o da burun tıkanıklığı mı yoksa tepki mi bilemedim çünkü yönünü değiştirince geçti ve yalnızca 1 kere oldu..
Şu an 2 haftadır keçi peyniri yiyor ve çok şükür severek yiyor. Zavallı bebem hep bunu beklemiş de ancak zamanı gelebilmiş işte.. 
İnşallah bir gün sana yoğurt da yapacağım ve seninle karşılıklı kase kase yoğurt yiyeceğiz canım oğlum.. 

Şimdi düşününce 14 aylık bir çocuk neler yiyordur di mi kahvaltısında.. Omletler, çeşit çeşit peynirler, zeytinler.. Ekmeğin her çeşidi? Ben bakkaldan aldığım ekmeği vermeye korkuyorum reflüsü coşmasın diye.. Çocuklarınızın yiyebildikleri için şükredin, bunu yürekten söylüyorum.. Bizler gibi 1 parça peynir yiyebiliyor diye davul zurna ekibi tutup halay çekmeyi istemek zorunda kalmadığınız için. Acaba bugün farklı ne yapabilirim elimdeki 4 sebze ile diye düşünmek zorunda olmadığınız için şükredin. Dışarı yemeğe çıktığınızda tabağınızdakileri onlarla paylaşabildiğiniz için mutlu olun, biz önünden kaçırmak zorunda kalıyoruz çünkü. Elinde kurabiyeyle oyalansın istiyorum ama olmuyor artık. Ih ıh diye benim tabağımı işaret ediyor ve onları istiyor. Ben de istiyorum vermek ama olmayınca olmuyor. Bu günler geçecek ve oğlum istediği her şeyi yiyecek. Buna inanmayı çok istiyorum.. İnanmak başarmanın yarısıdır derler.. Güzel günler bizi bekler.. 







23 Ekim 2015 Cuma

Uzun Zaman Sonra Merhaba :)

Tembellik edip yazmamışım uzun zamandır.. Bebeyle bi başına kalınca böyle oluyormuş demek ki :)
Bi de üstüne bulaşık makinesi bozuldu, bütün bulaşıklar elden geçiyor, şaka gibi :) Doruk'u uyuttum, kahvemi aldım artık yazmaya hazırım yupppiii :)

Alerjiyi hayatımıza dahil edeli neredeyse 1 yıl olmuş.. Koskoca 1 yıl.. Eşim dalga geçer hep benimle tarihleri aklımda tutuyorum diye ama her şey birbirine bağlı sanki, zincirleme şekilde ilerliyor tarihler de yer ediyor böylelikle aklımda :)

Geçen sene kurban bayramı öncesi arefe günü götürmüştük Doruk'u Merve hocaya, alerji olabilir demişti ve gaita tahlili istemişti. Bayramdı, tahlilin uzun sürmesiydi derken bu zamanları bulmuştu işte.. Sonrası ayrı bir serüven zaten. Her gün yeni bir şeyler yaşayıp öğrendik, öğreniyoruz.. Doruk savaşmayı öğrendi, ben gözyaşlarımı içime akıtmayı.. Etrafımızdakilere bizi bir kaç kez anlatmayı denedim, anlamıyorlarsa aramıza bir duvar çektim.. Öyle yüksek bir duvar değil ama yanımıza gelmeleri için atlamaları gerek..

Neyse ne işte, mutluyuz ki biz ama yine de :) Bizi anlamayanlardan çok anlayan insanlar var, alerjik annelerden oluşan güzel bi grubumuz var. Kah oradayız, kah burada :) Şaka şaka çok açılamadık daha, anca alışveriş merkezlerinde çay kahve partileri düzenliyoruz :)
Bu 1 yılda bayağı şeyler yaptım ben de.. http://kadikoyanneleri.com/ kurucusu Aslı sağolsun alerji konusundaki hassasiyetimi görünce Migros TV ile çekim yapmak isteyip istemeyeceğimi sordu ve bir kaç tane kısa videolarım orada yayınlandı.. Bakmayın bir kaç kişi bir kaç kişi görüyorsunuz bizi ama biz çok kalabalığız, bir sürü çocuk var alerjik ve ciddi problem yaşayan bir çok anne var.. Tabi ki yaşamadan bilemezsiniz.. Konuşamayan ve ağlamaklı bir anne olarak videolarımın linklerini aşağıda paylaşıyorum, izleyin izlettirin :) Şaka yahu baskı yok ama alerji durumundan anlamak isterseniz izleyebilirsiniz pek tabi..

http://migrostv.migros.com.tr/alerjik-farkindalik-nedir-nasil-kazandirilir/

http://migrostv.migros.com.tr/bebeklerde-alerjinin-sosyal-hayat-uzerindeki-etkisi-nedir/

http://migrostv.migros.com.tr/alerjik-bebek-corbasi-tarifi/

http://migrostv.migros.com.tr/alerjik-bebek-kurabiyesi-tarifi/

Yazlık havası Doruk'a çok iyi geldi, keşke havalar daha iyi olsaydı da kalabilseydik.. Günde yarım saat bile o temiz havayı çekse içine kardır kuzuma.. Dönmeden önce oğlumla sahilde güneşi batırdık, benim yanımda kahvem onunda bir biberon maması vardı.. Bundan sonra ömrüm olduğu sürece her yıl aynı yerde aynı fotoğrafı çekeceğim albümü için, bir gün karşılıklı kahve içer birlikte batırırız belki güneşi..


Uzun zamandır ellerden tutarak yürüyebilen kuzum artık az az da olsa bi başına gidebiliyor :) İlk yürümesini gördüğümde ay Allah yürüyo yürüyo ayy yürüyo derken çocukcağız da şaşırdı tepkime :) Gittiği mesafe 2 metre ama olsun :) İlk uzun yürüyüşünü Bursa'da Özlem teyzesiyle Ömer amcasının evinde yaptı, uğurlu geldiler bize :) Zaten orada yapmadığı kalmadı, sehpa içlerinde oturmalar, mutfak karıştırmalar neler neler.. Bu yürüme işi bizim için iyi mi oldu kötü mü oldu bilmiyorum ama meraklı köfteci her yerden karşıma çıkıyor :) Sabah kahvaltı hazırlamaya mutfağa gidiyorum tak tak tak bi ses açmış çitini gelmiş mutfağa, damacanaya gidiyor :) Gezdikçe keşfediyor, keşfettikçe daha da geziyor. Geçen gün jelibon yedi :( Tamamen benim unutkanlığım ve dağınıklığım sonucu oldu.. İyi de ders oldu bana, artık ortalıkta hiç bir şey yok.. Neyse ki çok ciddi problem yaratmadı, Allah beterinden korusun..

Uzun zaman yazmayınca çok şey birikmiş, parça parça birleştirince bir sürü atlamalı konu olacak.. Bir kaç güzel Bursa fotoğrafıyla bu yazıyı bitireyim ve arayı çok uzatmadan kuzucuğuma yapılan süt yüklemesini anlatayım :)


Patikler Özlem teyzesinin, çok eğlendi Doruk onlarla biz de gidiriverdik ayağına :) Sonrada bizim oldu..


Anneanne candır, çok severiz..

Bizi çok güzel ağırlayan Özlem teyzemize ve Ömer amcamıza tekrar tekrar teşekkür ederiz, İstanbul'a bekliyoruz, Doruk gezdirecekmiş sizi :)

*Bi ara da sevgili kuzenim Duygu'dan düğün fotoğrafları gelirse onu yazmak istiyorum.. Böyle maceralı ve eğlenceli bir düğün yoktu :) Duygum al mesajımı artık :)







10 Eylül 2015 Perşembe

Hastane Günlükleri - 2

Pazar günü istifra ve ishal olunca ve miktarca fazlalaşınca İstanbul'a gitmeye karar verdik, en iyisi olacaktı Doruk için.. Benim kafamda soru işaret kalmayacaktı. Pazartesi sabahı çıktık yola, Doruk bi canlanıyo bi durgunlaşıyordu.. Yine yeme reddi, reflünün hortladığını tahmin ettim de seviyesini bilemiyordum tabi..
15.15 feribotuna son araba olarak biniş yaptık, şans bizden yanaydı.. Hem babam biraz dinlensin hem de hemen İstanbul'a varalım diye iyi oldu bu.. Doruk yürümek istedi, yürüttüm ama 2. turun sonunda kucağıma koydu kafasını, hiç hali yoktu kuzumun.. İyice halsizleşti.. Merve hocamıza yetiştik ve Şifa'da şifa bulmaya geldik.. Hemen yatışımız yapıldı, yine damar yolu yine serum maceraları.. Doğduktan 1 yıl sonra aynı odada kaldık yine, tesadüf bu ya.. Alerjimiz sebebiyle kırmızı bileklik takıldı Doruk'a, gerçi takılmadı daha da sinirlenmesin diye, serum askısına koyduk. Yalnız da değildik zaten hastanede, benim diğer oğluşum da görünmez bi kaza sonucu yatmıştı hastaneye.. Poyraz abimizin doğum günüydü bir de o gün, 7 Eylül'de orada minnacık bir bedende kocaman bir yürek olarak dünyaya gelmişti.. 3. yaş gününü de orada kutlamak istemiş olmalı ki işte, görünmez kaza.. Kaşla göz arasındaki mesafe.. Aynı katta sürekli odalar arasında gezdik durduk, yoldan geldiğimiz ve yorgun olduğumuz için Buket gelip gelip kontrol etmiş serum kordonu Doruk'a dolanmasın diye, yazık kızcağıza da.. Hemşire ablalarımız çok tatlıydı ama bizim oğlanda beyaz fobisi başladı tabi, hep bi dudak bükme hep bi isyan modu :) Beslenme sıfır olduğu için iştahı açılsın diye seruma vitamin de katıldı, ertesi gün alerjisi için diyetisyen gelip yiyebildikleri hakkında bilgi aldı ve Doruk'a özel alerjisine uygun yemekler gönderildi. Bu gerçekten çok hoşuma gitti.. Ben ona ne çorba yapabilirdim orada ne şeftali pişirip püresini.. Hepsi sıcak sıcak geldi, sağ olsunlar.. Bi önceki yattığımız da hastane bu da.. Gelip biraz ders alsınlar, öğrensinler bence. Alerjiyi sinek ısırığı falan sanıyorlar bence Edremit'tekiler!
Yasemin hocam da oyalansın diye vak vaklı serum askısı buldu bize :) Canım doktorum benim.. Salı günü daha iyiydi ama beslenme olmadığı ve ishal devam ettiği için yatışa devam dedi Merve hocam.. O da oğlumun can doktoru, iyi ki varlar hayatımızda.. Ve tabi o kadar istifraya tavan yapan bir reflü ile baş başayız.. Kullandığımız şurup hafif kaldığı için başka bir ilaca başladık, tadını hiç sevmedi hatta kokusunu aldığında kafasını çeviriyor ama yapacak bir şey yok.. Salı günü Poyraz taburcu edildi, bizim odada oynadılar Doruk'la abi kardeş, iyice kaynaştılar da buluşma mekanları hastane yerine park bahçe olsa daha iyi olacak gibi di mi :)


Hala mutlu olabilen bi bebe.. Ziyaretçilerimize çok sevindi kuzum.. Alerjik annelerimizden gelenler oldu, çok ama çok teşekkür ederiz onlara.. Bazen alerji güzel şeylere de sebep olabiliyormuş..


Eda kızım da geldi :)


Abisini bi sevdi bi sevdi kuzucuğum.. Beraber araba oynadılar, çizgi film izlediler.. Keşke evde oynasalardı da ama görmek geçirmek, yaşamak lazımmış işte..


Bu da aile boyu selfie :) ikimiz de doğum yaptıktan sonra o odada yattık.. Geçen sene ben sancı çekerken o odada yanı başımda yine Buket vardı.. Şimdi çoluk çombalak hepimiz ordaydık :) Kaderin cilvesi miiii, tesadüfler zinciri mi bilemedim..

Biz Şifa'da şifa bulduk gerçekten.. Doruk şimdi çok daha iyi.. Halen yemek istemiyor, suyla beslenmeyi tercih ediyor ama bu günler de geçecek inşallah.. En sevdiği kurabiyeye bile ağzını açmıyor kuzum.. Bugün dayısıyla oynadı, enerjisi yavaş yavaş yerine geliyor çok şükür.. Bin bir güçlükle aldırdığım kilolar gitti tabi, süzüldü bebem.. Reflüyü azaltırsak yemeye başlayacak inşallah yine..

Canım oğlum, çok korktum sana bir şey olacak diye.. Elbet çocuklar hasta olacak, böyle büyüyecek de çok zor be kuzum, halen uyuyamıyorum ya kusarsan da ben fark etmezsem diye.. Sen düzel ben sana ne çorbalar yapacağım, çok güzel sebze köfteleri, kurabiyeler.. Hatta tuzlu çubuk bile yapacağım sana..
Anneannen, deden hep yanımızdaydı, seni hiç bırakmadılar.. Geceleri dedeni eve gönderdik ama gündüz deden geldiğindeki sevincin ve ona gel gel yapışını hiç unutamayacağız. Dedesinin birtanesi, dedesinin adamı..
Seni çok seviyorum..



Hastane Günlükleri - 1

Doruk'la güle oynaya yazlığa gittik, 29 Ağustos'ta yeniden tatile başladık kuzucuğumla. Bol bol deniz, kum, güneş, temiz hava.. Ohh misss.. Kuzenim aradı, koli basili salgını var, biz fena yakalandık size de bulaşmasın dedi, Doruk'u uzak tuttum.. Salı gününe kadar tabi, boynuna kadar soktum denize ve sanırım mikrobu aldık :(
Çarşamba gecesi sabaha karşı feci ağlama ve şiddetli istifrayla uyandı Doruk. Kendini yatağın içinde oradan oraya atıyordu ağrısından, 5 dakika uyuyup ağlaya ağlaya uyandı hep. Sürekli istifra etti. Sabah telaşla çocuk doktorumuz Merve hocayı aradım, insanın şaşkınlığı işte unuttum izin günü olduğunu sabah sabah kabusu oldum :( Sakin ol telaşlanma dedi tabi de devam ederse hastaneye götür dedi. Edremit Körfez Hastanesi'ne götürdüm apar topar, kafasını kaldıramıyordu zavallım. Acilden girdik ama çocuk servisine yönlendirdiler, ya sabır dedim gittim 10 dakika kayıt yaptırabilmek için bekledim neyse bulduk randevu da girdik beyefendinin odasına. Kendisi Profesör! Doruk'un 11. ay muayenesi için de kendisi denk gelmişti, bezle tartmıştı çocuğu öyle bi muayeneydi işte.. Problemimizi anlattım, süt ve çoklu gıda alerjisinin olduğunu, ilaç veremediğimi, o an su bile içemediğini söyledim. Hiç abartısız en fazla 5 dakika muayene etti, ishal ve ateşi olmadığı için tahlile gerek duymadı ve sepet havası! Haa bir de süt ver dedi(anne sütü değil, pastorize süt!). İşte bu kadar iyi dinlemişti beni ve alerji hikayemizi. Bulantısı kesilsin diye fitil verdi, verdi de ben ne çocuk doktorumuza ne de alerji için gittiğimiz hocamıza sorup onaylarını almadan 1 adım bile atmadım. Aylardır alerji ile boğuşuyoruz, tek bir ilacın bizi alt üst etmesini istemem...
Eve geldik Doruk'ta devam ediyor istifra durumu, fitil de işe yaramadı, fazlası da sıvı kaybı olacak yine aynı hastanenin aciline bu defa. Bir çocuk doktoru ki ah ahh.. Bir posta da ona anlattım alerji hikayemizi ve "seruma ilaç katılmasın lütfen" dedim. "Benim işime karışma, şimdi sizi gönderip sabah bakan doktor da baksın diyebilirdim" dedi, bu ne kendine güven yaaa, maşallah! Yine bir ya sabır çektim de oğlumun serumunu bekledim.. Çocukluğumdan bildiğim hemşire Emine abla vardı, oradaymış o da, Allah razı olsun ondan.. Neyse, acildeki doktor diyordum, Doruk bir kez de orada istifra edince yoğurt ver dedi bana.. Şaka gibi ya yoğurt ver, yoğurt diyo! Ah ne güzel dinlemiş beni, işine karıştırmıyor ama yoğurdu yediriyo, ohhh afiyet bal şeker olsun.. Cacık da yapalım, misss..
Sinir bozukluğuyla eve geldik gece olmuş saat bilmem kaç, Doruk yine çıkarttı.. Ertesi gün yine hastane yine prof amca.. Aaa sen hala kusuyo musun dedi, evet kusuyor ve bizim takiplerimizi yapan doktorumuz şu şu şu tahlillerin yapılmasını istiyor dedim. Çünkü kendisi o kadar ilgisiz, alakasız, snob biri ki.. Neden, kendisi sizi İstanbul'dan mı tedavi edecekmiş, buradaki doktorlara güvenmiyor musunuz, o zaman ona sorun sorularınızı, her kusarak geleni yatırsak ohoooo hastanede yer kalmaz diye sıraladı ve bende film koptu.. Evet sizlere hiç güvenmiyorum çünkü benim sapasağlam babaannem o hastaneye gelip tabutla çıktı, neden çünkü umursamaz bir doktorun bayramda babaannemi umursamaması yüzünden.. Ağır bir ilacı doğru düzgün anlatmadan verip de ve de yan etkileriyle ilginmediği için.. Yine neden güvenmiyorum biliyor musun, ben bi tarafımı yırta yırta bu çocuğun alerjisi var, ateşlense de ilaç veremiyorum bla bla bla diye anlatıp da sen bana süt ver diyorsan öğren de gel derim sana! Yatıracaksın arkadaş, benim canım kafasını kaldıramıyor orda, sen benimle dalga geçer gibi ohoooo her geleni diyorsun.. Ne diyorsun sen ya?? Gözüm dönünce annemi susturmaya çalışıyo bir de.. Bu kadar terbiyesizlik olmaz.. Ha bu arada İstanbul'dan mı tedavi edecek demiştin ya, zamanında Amerika'dayken tedavi etmişti Doruk'u, İstanbul mesafesi ne ki.. Emin ol senden daha iyi tedavi ediyor! Yatışımız yapıldı, koğuş gibi bir yere gönderdiler bizi, günü birlik yatış yerimiymiş neymiş.. Sağlam olsan hasta çıkarsın yani.. 1 saate yakın çocuk hemşiresi bekledik gelsin de damar yolu açsın diye, önceden randevuyla oluyor herhalde damar yolu açmak da! Neyse akıl ettiler de bizi bi oda buldular çok şükür, Cuma günü yattık hastanede, Doruk'un serumla uyuma benim uyumama maceram başladı tabi.. Gece 2 saat uyudum, annem uyanıktı o sırada hemşire gelip serum değiştirdi. Sabah 06:30-08:00 arası yine uyudum ve yine hemşire geldi, kesin benim için ne rahat anne beee bütün gece uyudu da anneanne bütün gece ayaktaydı diye dedikodumu yaptılar :) Düşünüp düşünüp buna gülüyorum.. Doruk yine istifra etti tabi, o ayrı..
Cumartesi günü çıktık hastaneden, iyi görünüyordu da Pazar günü kabus geri döndü, ishalle birlikte hem de.. Merve hocayla konuşuyorum bi yandan, sakinleştirmeye çalışıyor beni ama çocuk kafasını kaldıramıyor ki ne sakinliği bende.. Devam ederse getir İstanbul'a dedi ve bitmedi istifralar.. Tekrar Körfez Hastanesi ve tekrar çok bilmiş doktorları çekemeyecektim.. Ağladım, çok ağladım oturdu da göz yaşlarımı sildi benim oğlum..
Ben ona kıyamadım, o bana..
Ah kuzum dedim, sen bir iyileş bir daha çığlık atmana kızmayacağım, seni susturmaya çalışmayacağım.. Ne zormuş ya evladının hasta olması, elinden bir şey gelmemesi..

19 Ağustos 2015 Çarşamba

Artık Doruk'un da 1 Yaşı Var

Bu hayatta anneme babama hayırlı bir evlat oldum(ben öyle olduğuma inanıyorum yani), 4 yaşında abla oldum, çok sevdiklerime kardeş oldum, arkadaş oldum, dost oldum, sırdaş oldum, sevdiğime eş oldum.. Her şeyi olmuşum diyordum da geçen sene 18 Ağustos'ta anne oldum. Doğumhanede senin sesinle yeniden doğdum. En çok anneliği sevdim, elbet diğer şeyleri sevdim de anneliği bir başka sevdim.. Yumuk yumuk gözlerin, kapkara saçların benim dünyam oldu.. Evimizin neşesi, nefes alma nedenimiz oldun.. İyi ki diyorum sen doğmuşsun, bu hayattaki en güzel şeysin.. Canım oğlum hoş geldin dünyamıza.. 1. yaş günün kutlu olsun.. Ömrün bereket dolu, her günün birbirinden daha güzel, sağlıklı, mutlu, huzurlu geçsin inşallah.. Yeni yaşında alerji senden uzak olsun, özgürce yemek yiyebileceğin, önünden yiyecek kaçırmayacağım günlerimiz olsun inşallah..

Günlerdir hazırlandığım Doruk'un 1. yaş günü partisi tahminimden çok daha güzel geçti şükürler olsun. Ha derseniz ki ne kadarını hatırlıyorsun, pek sayılmaz ama gelen giden herkesten Allah razı olsun.. Bi ara umudumu yitirmiştim, annemlere sanırım boşa hazırlık yaptım 10 kişi falan olabiliriz dedim ama yanılmışım.. Kalabalık ve güzel bir doğum günü geçirdik.. Doruk'u bulamadım, kapanın elinde kalıyordu :) Şaka bir yana Ankara'da yaşayan halamız 1 saniye olsun yanından ayırmadı oğlumu, çok özlüyor, bütün doğum günü boyunca ilgilendi sağolsun. Kendisi hiç oturup dinlenemedi ama konu Doruk olunca dinlemiyor zaten beni :) Kuzenlerimiz de hep peşindeydi, Doruk şanslı bir çocuk, sevgi dolu bir ailesi var..


Dilini bir türlü içeri sokamadım :)


Sahi doğum gününe çok komik bir şekilde başladık, yazmazsam içimde kalır, Dorukcum sen de ilerde okuduğunda gülersin annenin rezil oluşuna :) Beyaz bir elbisem vardı, üzerinde siyah desenleri olan onu giyecektim doğum günü için. Ayakkabı olarak ne giysem ne giysem diye düşünürken aklıma gelin babetlerim geldi, beyaz renkti ve bilek kısmında siyah fiyonkları vardı, çok da güzel olacaktı. Gerçekten çok da güzel oldu, giydim ve doğum günü yapacağımız mekana gittik. Yürüdükçe ayaklarımda bir yayılma, bir yere yapışma hissettim. Bir de baktım ki babetlerin tabanları açılmış, hem de ikisinin de. Tam bir rezalet! Kucağımda Doruk, adım atamıyorum resmen ama gülmekten derdimi de anlatamıyorum. Ordan bant buldum hemen, geçici çözüm bantladım da eşim evden yeni bir çift getirene kadar güle güle halimi gösterdim orada olanlara :) :) :) Keşke atmadan fotoğrafını çekseydim :) Nazar boncuğumuz oldu bence, bayağı eğlenceli başlamış olduk.

Annemin teyzesi İstanbul'daymış, en büyük sürprizimiz o oldu. Çok sevindik bizimle birlikte olmasına. Ailemizin en büyüğü ve en küçüğü bir arada olmuş oldu, güzel bir hatıra olarak kalacak bize.. Eski iş yerimden arkadaşlarım, alerji ile yaşam platformundan tanıştığım sevgili anneler, Kadıköy Anneleri, canım arkadaşlarım yalnız bırakmadılar bizi.. Ama özellikle teşekkür etmek istediğim 2 kişi var; doğumuna bir kaç gün kalsa da o sıcakta bizim için gelen Çiğdem ve 35 günlük Mercan Su'yu Doruk için getiren sevgili İncir ailesi. Herkese çok teşekkür ederim ama sizlere ekstra hatta yıldızlı teşekkür ediyorum :) Yaz sebebiyle tatilde olanlar da vardı, artık onlara başka bir parti organize ederiz- dermişim :) (eşim pek hoşlanmaz parti işlerinden, söz verdim yalnızca 1. yaş içindi başka parti yok!)

Doruk şu an her şeyden habersiz olduğu için tamamen alerjen serbest bir kutlamaydı. Pastasını istediğim gibi yaptırdım, kurabiyelerini, diğer ikramlarını her şeyleri bol alerjendi. Gerçi onun için de özel kurabiyesinden vardı, alerjik bebeklerimiz gelirse diye onları da düşünmüştüm :) İnşallah önümüzdeki seneye her istediğini yer kuzucum da, o ne isterse onu yaparız.

Pastamızı arkadaşım Özlem yaptı, Instagram'da #tatlielim olarak bulabilirsiniz kendisini. Lezzeti gerçekten harikaydı. Çok ama çok teşekkür ederim, ellerine sağlık arkadaşım. Üzerinde en sevdiği oyuncakları vardı, zürafası, kuzucuğu ve kırmızı arabası.


Annem kurabiyelerden Doruk yazmayı çok istiyordu, o yüzden tatlı ve tuzlu karışık olarak yazdık oğlumun adını. Tuzlu tarifi için http://gunebakantarlalari.blogspot.com.tr/ Hülya ablacığıma çok teşekkür ederim. Hatta kendisi benden Doruk'un yiyebildikleri konusunda bilgi bekliyor, diyetimize uygun tarifler verecek bize sağolsun.


Doruk'tan hatıra olması için hazırladığım hediyelerim de vardı, el emeği, bayağı uğraş verdim üzerlerinde :) Yalnızca tohum bombasını tamamen hazır olarak aldım, zaten istesem de onu hazırlayamam işin uzmanı değilim :) İnşallah herkesler ekmiştir çiçeklerini, güzel yarınlara açsın çiçekleri.. Sevgiyle sulasınlar, baktıkça Doruk'u hatırlasınlar..

Misss gibi kokulu kolonyamız, buzdolabınızın yeni magnet arkadaşı Doruk fotoğrafı, tohum bombası ve ağzınız tatlansın diye çikolatalarımız..

Canım oğlum, minnacık bir bebek geldin elime şimdi yavaş yavaş büyüyoruz seninle.. 1 yılını bitirdin, artık senin de 1 yaşın var.. Hayatta tüm istediklerin seninle olsun, elbette emek vererek olsun ama sonunda senin olsun. Biz seni çok seviyoruz. İyi ki varsın. Bana doğum günü hediyesi verdin, yanına tutuna tutuna yürüyüp sarıldın ve omzumu öptün.. Bunu tam da doğum gününde yaptın.. İnşallah kocaman adam olduğun günleri de görürüm.. 
Sevgiyle kal..


Kadıköy Anneleri, Kadıköy Babaları ve Kadıköy Bebekleri :)





*Fark ettik ki bir tek annem, babam, Yiğit, ben ve Hamdi çerçeve içinde çekmemişiz foto :) evde yaptığımız kutlamada içine girdik artık çerçevenin ne yapalım :)

Emre abimizi pek severiz :)

*Henüz elime ulaşmayan fotoğraflar var, o yüzden koyamadıklarım için kusura bakmayın lütfen..
Her şey sizlerle güzeldi :)





7 Ağustos 2015 Cuma

Yeni Umutlar Yeni Yarınlar

30 yaşımda kucağımda oğlum, yanımda eşimle yeni yarınlar yeni umutlar demiştim di mi doğum günümde.. İlk değişikliğim geldi, artık bir işim yok.. İşsiz bir iç mimar, alerjik bi bebe annesine iş verecek varsa tekliflere açığım :) Neyse şimdi Doruk beyin doğum günü hazırlıklarına sardım da bir süre götürür beni bu şekilde, sonrası muamma.. Elbet buluruz bir çıkar yol..

Uzun süredir (yani bana göre uzun bir süre) çalışıyordum eski firmada, bir çok arkadaşlık edindim, güzel insanlar birikti hayatımda.. Ofiste olmayanları telefonla aradığımda daha yeni geldin nereye gidiyorsun(doğum izninden dönmüştüm Mart ayında), kalsaydın keşke, iyi anlaşıyorduk üzüldüm yaa gibi şeyler duydum.. Sağ olsunlar, karşılıklı düşüncelerimiz, iyi anlaşırdık hakikaten. Ağlamayacağım demiştim zaten kendime, ağlayacak bir şey yok güle oynaya çık.. Sabahtan akşama kahrımızı çeken montör arkadaşları aradım, hakkınızı helal edin ben gidiyorum dedim de işte ondan sonra ağladım, ağlattılar beni.. Gitmeyin Aslı hanım, siz de giderseniz ne yaparız gibi söylüyordu telefonda dedim deme öyle şeyler inşallah başka zaman daha iyi şartlarda karşılaşırız.. Ama yok hala söylüyo aynı şekilde, bak şimdi ağlıcam dedim de ağladım zaten.. Hepsi çok iyi çocuklardı, hiç bir şantiyemde zorluk çıkartmadılar sağolsunlar.

Babam geldi sonra aklıma.. Çalıştığı firma kış ayında kapanacaktı da o kendinden çok yanındakileri düşünüyordu. Yakacak odunları var mıydı, çocuklar okula gidiyordu kitap defter masrafları, onlar bunlar.. Çan'da büyüdüm ben, Çan çocuğuyum. Küçücüktü orası, öyle süslü caddelerimiz, kokoş kafeteryalarımız olmadı. Doğanın içinde büyüdük, sokakta büyüdük, insanlarla büyüdük.. Herkes birbirini tanır, beni tanımasa babamı tanır olmadı annemi tanır. Elbet bi yerden bi şekilde tanışıklık durumu vardı. Selam verirler birbirlerine, yol verirler, evlerine bırakırlar.. Bu koca şehirde insanlar birbirlerini düşünmezler, aman ne halin varsa gör derler ama bizler öyle değiliz işte.. Belki de küçük yerde büyümenin avantajıdır hep gülmek ve hemencecik herkesle konuşabilmek, hemen bıdı bıdı başlarının etini yemek.. Benim oğlan da alerjik zaten diye hikayemizi anlatmak :)

Neyse işte aslında her son yeni bir başlangıçtır ve bakalım bizim başlangıcımız ne olacak.. Şimdi biraz annelik yapma zamanı, Doruk, biraz daha Doruk ve hep Doruk şekli..
Oğlumla yeni yerler keşfedelim, belki kanguruyla belki arabasıyla her yerleri gezelim, görelim, öğrenelim..
Güzel günler bizimle olacak inşallah..

2 Ağustos 2015 Pazar

İlk Yardım Eğitimi de Tamam

Birazcık pimpirikli bi anne olduğumu kabul edebilirim, hatta bazen fazlasıyla olabiliyor bu korumacı kimliğim o yüzden benim de fenalık geçirdiğim doğrudur :) Ama bi düşünsenize çocuğun ateşlendiğinde onun için yapabildiğin vücudunu soğuk tutmaya çalışmak ve ateşi artarsa fitil vermek.. Bizde ateş düşürücüler, sirkeli bezler yok maalesef.. Alerji bunların hepsine engel.. Önce soyma ve serin tutma yöntemiyle düşmesini bekliyorsun, daha sonra fitile başvuruyorsun eğer o da çare olmadıysa en yakın sağlık kuruluşuna..

Bugün kafamdaki sorulara cevap bulmak biraz da kendimi eğitmek için çok faydalı bir eğitime katıldım. Ataşehir'de bulunan Baby Sensory'nin düzenlemiş olduğu 0-2 yaş ilk yardım semineri. Gerçekten faydalıydı. Sağ olsun Kadıköy Anneleri'nin kurucusu Aslı haberdar etti, teşekkür ederim kendisine. Bu arada mekan da harikaydı, tam Doruk'a göre, sabah bırak akşama kadar dönsün dursun içinde :) Oh gelen bebişkoları da sevdim bir güzel, Doruk'u çok feci özlemişim dayanamıyorum atlayıp gidebilirim her an yanına :)

Öğrendiklerimden bazıları, hem aklımda kalsın böylelikle; arı ve böcek sokmalarında bölgeye soğuk uygulayıp en yakın sağlık kurumuna gitmek gerekiyormuş mesela(ilk arı sokması problem yaratmaya bilir ama ikincisi şoka sokabilir Allah korusun, bizim alerjik bünye bebeden biliyorum ve feci korkuyorum, arılara savaş açtım). Yanıklarda bölgeye soğuk su uygulayıp (asla buz değil,buz da bir soğuk yanığına yol açabilirmiş), yanığın türüne göre sağlık kurumuna başvurmakta fayda var. Elektrik çarpmalarında da yanık olabileceği için bu bölgeye asla ama asla sıvı temas ettirmeyip temiz bir bezle sarıp en yakın sağlık kuruluşuna olabildiğinde hızlı bir şekilde gitmemiz gerekiyor. Kesiklerde de temiz bir bezle müdahale edip gerisini doktorlara bırakmakta fayda varmış. Kesen madde cam olabilir ve içinde kalmış olabilir ve kesik arasında tampon görevi yapıyor olabilir. Yani bizim onu oradan çıkartmamız tamponu çekip kanamanın artmasına sebep olabilir. Tekrar anladım ki her şeyde bir bilene danışmak lazım, bana kalsa ben öyle yaparım da eşime göre ne gerek var :))
Şu konu mankeni bebek var ya, o cidden ağırmış ya :) Kucağıma alınca ilk tepkim oyy ağırmış oldu, sayesinde heimlich manevrasını da yapmış oldum, inşallah Doruk üzerinde yapmama gerek kalmaz.. Gerçi bir kaç kere boğazına kaçırmıştı, bildiğim kadarıyla doğru manevra yapmışım yine de, kocccaman bi tebrik kendime :)

Aslı'nın oğlu Rüzar'da gelmişti bugün. Kendisi hemşehrim olur, Çan'lıyız ayıptır söylemesi :) Rüzgar'la adaptasyon konusunda hiç zorluk çekmedik, kan çekti bence :) Doruk'la da iyi anlaşırlar inşallah, Kadıköy bebeleri olurlar :)




Bugün bol bebişkolu ve faydalı bir gündü, çok da güzeldi.
Bu arada yanımda oturan çift bebeğinde alerjiden şüpheleniyormuş, inşallah yoktur bebişkoda alerjik durum. Konuştuğumuz kadarıyla tepkiler ciltte, o yüzden pek bir şey bilemiyorum durumları konusunda ama anne bilinçli, inek sütü ve ürünlerini kesmiş, çocuğundaki rahatlamayı kendi görmüş. Böyle bilinçli insanlar olması ne güzel. Ben bazen kendimi paralıyorum anlatana kadar insanlara yok anlamıyorlar, böyle duyunca hoşuma gidiyor..

*Doruk paşa, çok özlendin.. Bu aralar yazmadım ama az az tavuk suyuna çorbaya içirmeye başladı anneannen sana, şükürler olsun.. 2 kaşık da olsa bu büyük bir ilerleme bizim için..
Kokun burnumda, bunu yazarken gözlerimden akıp gidiyo yaşlar, bu kadar ayrı kalmamıştık hiç.. Seni çok seviyorum miniğim..


28 Temmuz 2015 Salı

Yaş 30 Olmuşsa


Yeni yaşıma oğlumla birlikte girdim.. İki kişilik çekirdek ailem bu sene üç kişiydi, mükemmel üçlü şeklinde ilerledik :)
Bayram sonrası izin de aldım ve yaklaşık 10 gün beraberdik Doruk'la, keyfimiz yerindeydi yani kısaca..
Ne mutlu bana ki bu yaşıma kadar çok güzel insanlar biriktirmişim hayatımda, kimisi çooook eskilerden, kimileri daha çok yeni ama çok candan.. Sanki kardeşim gibi, kız kardeşlerim gibi.. Annem ve babam yemeğe götürdüler bizi sağ olsunlar doğum günüm olduğu için, çok güzel geçti gecemiz.. Bir önceki sene hamileydim ve yine yazlıktaydım, bahçede kalabalıkça yemek yemiştik, Aslı canım falan da vardı yanımda, her senenin ayrı güzelliği var işte..



30. yaşımda kucağımda oğlumla daha bir umutla bakıyorum yarınlara. Yanımda eşim, arkamda ailem oldukça sağlık, huzur, mutluluk olsun bundan sonra.. Bu zamana kadar kafaya taktığım her şey çok boşmuş, Doruk'la hayatımdaki her şeye bakış açım değişti ve gerçekten takmıyorum kafaya.. En önemlisi sağlık. Bu sene tek dileğim oğlumun alerjisinin bir an önce geçmesi. Bunu bekliyorum, hepimiz bekliyoruz..
Onun bir tek gülüşüne dünyaları verebilirim, can demek farklı bir şeymiş.. Allah ayırmasın..
İşe dönünce ofiste de kutlama yaptık, onlar da unutmamışlar sağ olsunlar.. Zaten Özge'ye unutturmadım, halen yanar dönerli meyve tabağı bekliyorum kendisinden o ayrı mesele :) Buradaki 3. senem ama ilk kutlamam, hep ramazana denk geliyordu doğum günlerim :)

Bu da ofis kutlamasından.. O kadar içten diledim ki bi an üflemeyi unuttum mumları :) Dileğim belli ve hiç değişmeyecek.. Bir an önce gerçekleşir inşallah..
İyisiyle kötüsüyle bir yaşı daha bitirip küçükken sanki hiiiiiiç gelemeyecekmişim gibi düşündüğüm 30 yaşına gelmiş bulunuyorum. Bundan sonrası herhalde daha çabuk geçip gider. O yüzden her dakikanın keyfini çıkartmak lazım di mi? İçine sinerek yaşamak lazım.. Seni üzenleri, istemediklerini arkanda bırakmak dönüp de bakmamak lazım.. Ben böyle yapmaya karar verdim. Bundan sonra üzen yok, üzmeye çalışan yok, sinir yok.. Gülmek var, hep gülmek var, daha çok gülmek var..
Hayatınızın her günü bol kahkahayla geçsin, yüzünüzden gülücükler, içinizden umut eksik olmasın. Sofranız mutlulukla, huzurla, bereketle dolup taşsın inşallah..

En güzel hediyem, canım oğlum Doruk'um seni çok seviyorum..

21 Temmuz 2015 Salı

Dünün Ardından

Nasıl bir ülkede yaşıyoruz, nereye gidiyoruz, sonumuz ne olacak yıllardır bunu anlamadım ve anlayamayacağım da herhalde.. Dün yine canlar yitip gitti.. Yine kaç ailenin evine ateş düştü.. Amaçları sadece çocukları mutlu etmekti oysaki, gülen 15 - 20 tane çocuk görebilmekti ama şimdi arkalarından ağlayan aileleri var..
Evlat büyütmek ne demek son 1 yıldır her gün farklı farklı şekillerde öğreniyorum bunu.. Düştüğünde benim canım ondan çok yanıyor, ağladığında benim içim parçalanıyor..
Bu ana babaların suçu günahı ne ki evlatlarından böyle bir şekilde ayrılmayı hak ettiler? Peki o gençlerin günahı ne? Sağcı, solcu olmaları mı? Yoksa alevi, sünni mi? Bu nasıl bir ayrımdır böyle?? İnsan insandır.. Önce bunu öğretirsin çocuğuna.. İnsan olmayı, hatta olabilmeyi.. Çocuklar öldü diyorsun Türk mü Kürt mü diye soruyorlar.. Çocuk öldü arkadaşım, çocuk. Geleceğimiz öldü.. Aydınlık yarınlarımız öldü!
Kurallara karşı gelirsen ölürsün, ekmek almaya gidersen ölürsün, ağaç kesilmesin dersin ölürsün, çocuk sevindirmeye gidersen ölürsün.. Her iyilik için ölürsün.. Ama sonra derler aleviydi zaten diye.. Sana ne?? Çok açık söylüyorum SANA NE?? İnsan insandır! Kimseyi ayıramazsın, mezhebine göre, diline, dinine, ırkına göre sınıflandıramazsın! Şimdi de yok sağcıydılar yok solcuydular öldüler diyorlar arkalarından.. Bi susun da bi ailelerini düşünün.. Haa düşünecek bir mekanizma varsa tabii.. Onun için de bir organ gerekiyor, kafadaki koca boşlukla olmuyor.
Bizim yarınlarımız gidiyor efendiler.. Canlar gidiyor ve biz sadece bakıyoruz arkalarından..
Ölmek ne garip şey di mi? Hepsi büyük umutlarla gitmişler Suruç'a ama dönenler paramparça.. Zihinlerinde yıllarca silinmeyecek felaket dolu anlar..
İnsan olmayı beceremeyen bizlere mi yazık yoksa orada yitip gidenlere mi..
Sonra bi anda şehit haberi de geldi.. Allah rahmet eylesin.. Bizler için canını veren bir Mehmetçik daha.. Uzun zamandır gelmiyordu şehit haberleri, kesildi sanmıştık(!) barış süreci. Kim bilir kaç eve ateş düştü şu süreçte, seçim zamanıydı, koalisyondu, hükümet kurulacaktı.. Sessiz sedasız kaç şehit verdik, dün herkes Suruç katliamına kilitlenmişken şehit haberimizi araya sıkıştırıverdiler. Filmde nasıldı, şehit olursunuz, 45 saniyeliğine kahraman olursunuz gibi bi replik vardı di mi.. Ah ah..
Canımı canıma zor emanet ederken büyüdüğünde bu vatana emanet etmek ne kadar boş bir düşünce olarak geliyor daha şimdiden.. Çok yazık di mi..
Atalarımız bize bu vatanı emanet etmiş ama bizim getirdiğimiz hale bak. Kardeş kardeşi kesiyor, görüşünü beğenmeyen yolun ortasında adam öldürüyor, durum daha da büyükse vur emri veriliyor Berkin'ler İsmail'ler gidiyor..
Sonra bi canlı bomba geliyor ve yarınlarımızı alıp götürüyor..
Söyleyecek çok şey var da bazen söyleyemiyorsun da.. Katilini tanıyor muyum çocuk? Yaşayamadığın günleri sana yaşama şansı verebilecek miyim?

Belki bir gün güzel yarınlara uyanırız. Belki hayat bayram olur gerçekten..

14 Temmuz 2015 Salı

Kavuştuk Oğlumla



Cumartesi akşam üstü oğluma kavuştum nihayet.. Kısa süreli bir kavuşmaydı ama doya doya öptüm kokladım onu. Elimi tutarak uyudu zaten miniğim, o da özlemiş beni, kıyamam..
Sabahtan toplantım vardı o yüzden -yani biraz da mecburiyetten- Cumartesi akşam üstü uçakla gittim yazlığa, yoksa Cuma akşamdan gider sabah yanında uyanırdım oğlumun.. Havalimanına beni almaya gelmişlerdi, terli olduğu için annem arabadan çıkartmamış arka koltukta oturuyorlardı. Beni görünce yüzünün aldığı ifade hala daha gözümün önünden gitmiyor, bir anda yüzüne bi gülümseme yayıldı ve cama vurmaya başladı.. Ah dedim yaa ben bu çocuğu bırakıp da nasıl gittim.. Oto koltuğuna zor oturttum, ter içinde kaldım resmen :)
Bütün gece kucağımdan inmedi zaten, hep yüzümü gözümü elledi, sarıldı, ara ara ısırdı sağ olsun :) Pazartesi sabah geri döndüm o ayrı, neyse bayram da kavuşacağız inşallah yine..

Oğluşum bizim sokağın maskotu olmuş meğerse, herkes onun peşinde.. Mutlu oldum, sevindim.. Şükrettim.. Yabancı bilmesin istedim, sevecen olsun istedim, Allah gönlüme göre bir çocuk verdi bana şükürler olsun.. Hacı dedesi var, Ertan dedesi var, ikizler var, var da var.. Sabahları Doruk'a bakma görevi babamda, 08.15 itibariyle markete gidip günlük gazeteler alınıyor, oradan Ertan dedesi de geliyor beraber geziyorlar, sahilde Hacı dedeye bakıyorlar, geziyor da geziyor.. Sonra anneannesi kahvaltısını veriyor paşanın.. Balkon zaten Doruk'un eşyalarıyla dolmuş durumda. Mama sandalyesi, salıncak, yürüme arkadaşı... Yakında bize yer kalmayacak :) Sanırım bir süre daha orada kalacak çünkü çok mutlu ve hava ona iyi gelmiş gibi.. Burada ne var, trafik, bol trafik, yine trafik ve sinir stres..

Hemen hemen Doruk'la yaşıt bir bebişko daha varmış orda ama yetişemedim, ben gittiğimde onlar dönmüş. O da alerjikmiş ama pek önemsemiyormuş annesi. Bütün bu bilgileri annemden aldım tabi :) Annem yaa, bi tanedir, alerji dedektörüm benim :) Bi de yardımcı olmaya çalışır tabi, ne yapsın biz çektik başkası çekmesin istiyo ama herkes de bizim gibi anlayışlı değil tabii.. Zaten ben de mesafe koydum artık, herkesle iç içe değilim yanlış anlaşmalara mahal vermek istemiyorum.. Ne sorsunlar bana ne ben cevap vereyim onlara.. Uzaktan uzağa iyidir.. Neyse işte teyzesiydi sanırım sahilde konuşuyorduk, Doruk'un uyku düzenini sordu bana. Allah'a bin şükür diş sıkıntısı ve alerjen alımı yoksa uyku sıkıntısı yok oğlumda. Tabii ki bunları tecrübe ederek öğrendik. Uykusuz geceler geçire geçire zombi kıvamında pörtlek gözlerle gezerken anladım bi terslik olduğunu.. Dokunanlar vardı, eleme yöntemiyle ben diyetimden çıkarttım Doruk rahatladı. Bir zeytin tanesi bile rahat uyku sebebi olabiliyor! Ek gıdaya başladığımızda yarım çay kaşığıydı ilk tecrübelerimiz. Kızarmalar, döküntüler, hıçkırıklar, onlar bunlar.. Bunların hepsi kafayı sıyırma sebebi, bir o kadar da ayakta durma nedeni. 

Enginar başlamıştık bundan 1,5 ay önce falan herhalde 1 boğum kadar, bünyeye ağır geldi ve bütün gece çığlık çığlığa ağlayarak uyandı. Hemen miktarı azalttım, ertesi gece huzurlu uyudu. Eğer ısrarcı olsaydım alışsın diye o 1 boğumda yine sıkıntı yaşayacaktık ve belki kesmek zorunda kalacaktık. Şu an menümüzde olmayacaktı. Buzlukta kış için bir sürü enginarı var oğlumun, çok şükür yiyebiliyor :) Artık havuç da yiyebiliyor, brokoli de.. Güzel bir sebze köftesi yapılır di mi bunlardan.. Oğlum yer de ben mutlu olurum di mi.. Onun boğazından geçen her lokma meğer benim için mutluluk sebebiymiş ya.. 
Annelik ne güzel bi duyguymuş.. Bir çocuk sahibi olmak, onu koklamak ne yüce bir şeymiş..
Allah her isteyene bu duyguyu yaşatsın inşallah..

Bir çocuğun anne babası olmak için illa biyolojik anne babalık gerekmiyor, bu şefkati bekleyen binlerce çocuk, bu sevgiyi paylaşmayı bekleyen binlerce anne baba var.. Allah en doğru ailelerle karşılaştırsın inşallah..

10 Temmuz 2015 Cuma

Minnak Bir Çocukla Yolculuk

Minnak bir çocukla yolculuk yapmanın bir çok düşünecek yanı olabiliyor. Terlemesi, emzirmesi, maması, çişi, kakası.. Çok şükür ki arabanın camları ekstra ekstra filmli de hiç sıkıntı yaşamadım emzirme konusunda. Şu emzirme önlükleri bizim için tam bir kabus, afakanlar basıyo daral geliyo içimize :) Çiş konusunu belli bir yere kadar tolere edebiliyorsun da kaka yaptı mı eyvah eyvah.. Yolculukta hemen en yakın OPET'i bulmaya çalışıyoruz çünkü yalnızca OPET'lerde bebek bakım üniteleri var. İyi ki var.. Arabada olmuyor zira kan ter içinde kalıyorum debelenirken.

Doruk 5,5 aylıkken 1 ay süre ile Çanakkale'ye annemlerin yanına gitmiştim, hem hava değişimi olsun hem Doruk'u görmek isteyenler vardı büyük anneannemiz büyük dedemiz.. Doruk'la gezmedik ne çarşı ne pazar bırakmadık, her yerin altını üstüne getirdik ana oğul.. Yıllardır görmediğim arkadaşlarım Müge ve Seda ile buluşacaktım, Cafe Du Port diye bir yerde buluştuk, içeri girdiğimde hemen mama sandalyesi teklif ettiler çok şaşırdım. Burda bi kafeye gideceksin, mama sandalyesi için kendini paralayacaksın, debeleneceksin debeleneceksin ohooooo.. Gitmen yaklaşıyor yani.. Oturduk ettik güldük eğlendik, çalışanlar geldi Doruk'u sevdi, çok güzel vakit geçirdik.. Kafenin bir güzelliği üstünün otel olması. Doruk'un üstünü değiştireceğim, Çiğdem(kafenin sahibi, daha yeni tanışmıştık kendisiyle) bana sırf bu işlem için oda açmayı teklif etti, hayır canım saçmalama olur mu öyle şey hemen şurda giydiririm ben onu dediğimde ısrarla bizi odaya çıkarttı. Çanakkale insanının sıcaklığı işte, seviyorum ben memleketimi.. Yine olsa yine giderim oraya.. Herkese de tavsiye ederim, Çanakkale rıhtımda Cafe Du Port, mimarisi ve dekorasyonu ayrı güzel, manzarası ayrı güzel, çalışanların samimiyeti ayrı..

Şimdi Doruk'la yolculuk yapmak bambaşka bir boyuta taşındı. Paşamın farkındalığı arttığı için avm ve benzin istasyonlarındaki bebek bakım ünitelerinde alt değişim işlemi yapamıyoruz. Doktora geldiğimizi düşünüyor :( Sanırım onda sedyeye yattı hissi uyandırıyor ve işlem başarısızlıkla sonuçlanıyor maalesef. Öyle dışardan eve çok döndük her an patlamaya hazır bir bezle.. Ha evde bu alt açıp kapama konusunda ne kadar başarılıyız o ayrı, adam altı açıldığı anda bir daha kapattırmamak üzere fırlayıp gidiyor, değil 2, 3 kişi zor zapt ediyoruz ama yapacak bir şey yok.. Bir de siz siz olun bez markanızı değiştirmeyin. Öyle bir hata yaptık, kuzum pişti. Önce anlamadık yeni verdiğimiz gıdalardan sandık, onları kesip pişme olayı devam edince aha dedik bezden bu.. Hemen eski beze dönüş tabi.. Neyse ki normale döndü miniğim.. Bezi kokuyodu, değiştirme sebebim buydu. Ama ne demişler; akar, kokar tok tutar. Varmış bi bildikleri :)
Alerjisi sebebiyle de ekstra terleyen bir bünyeye sahip kendisi. Bir tek bodyle bindiriyorum arabaya ama varış noktasına geldiğimizde terden sırılsıklam olmuş oluyor. Çözümü eski usulde buldum, sırtına bi mendil, inerken hop çekiveriyorum arkasından. Çok çok terlemişse yine bir üst baş değişimi, yine bir kabus.. Neden bir çocuk sevmez ki giyinmeyi, neden hep çıplak kalmak ister ki yahu :) Neyse ki yaz ayındayız, popişkosu bezsiz, üstü başı çıplak durabilir sahil boylarında, kafada şapka olması şartıyla tabii :)

*Canım oğlum, anneannen havuç denemeye başladı ve çok şükür tepki vermemişsin.. Menümüze bir besin daha katıldı..
Yarın kavuşacağız inşallah, çok özledim seni mis kokulum..





8 Temmuz 2015 Çarşamba

Çocuk Sevme Adabı

Çocukları çok ama çok severim..
Onların birer papağan olduğunu, bizi nasıl taklit etmeye çalıştıklarını küçük yaşlarımdan beri bilirim ve davranışlarıma hep dikkat etmişimdir onların yanlarında. Bizden duyacakları 1 kelime onlar için çok eğlenceli olabilir, anlamını bilmezler ve bu bazen küfür de olabilir.. Biz gülersek bu eğlenceliymiş gibi söylemeye devam ederler ve böyle sürer gider..
Aslında benim sıkıntım daha başka.. Bir bebeği nasıl seversiniz? Oyy kuzum, maşallah, ne güzelsin sen, ayy pek de çirkinmiş, aman nazar değmesin falan filan diye di mi..
Ayyyy geri zekalıııııı, ahhh çok salaaaaak diyenine denk geldiniz mi hiç? Ben denk geldim.. İlk önce anlamadım, şöyle bi baktım suratına gerçekten ayyyy çok geri zekağğğğğğlaaaaaaııııı diyo oğlumu severken. Ya sabır çeke çeke uzaklaştım yanından. Bir bebek mağazasındaydım, hamileydi(muhtemelen şimdi doğurmuştur, Allah analı babalı büyütsün evladını) body alacak tutturamıyor zaman aralığını ben de yardımcı olayım dedim, demez olaydım. Oğlum Ağustos doğumlu, çok sıcaktı kısa kollu tek kat tutuyorduk falan filan diye anlattım, tatmin olmadı fotoğraf göstereyim dedim işte o an duydum o lafı. Şok dalgasını anlatamam.. Hormonlar dolayısıyla dedi herhalde, normal değildi yani.. Onu fena bozardım ama hamile birine çemkirmek olmazdı..

Daha sonra etrafımda da duydum, oyyy ne salaksın sen yaaa salak salaaak gibi sevme tarzları.. Dedim ne oluyor, nerdeyim ben.. Çoluğu çocuğu olan insanlar yani, olmaz bu kadar da! Kendi evladından bahsederken "it" diyenini de duydum.. Bu ne arkadaş.. Nasıl bir yerdeyim ben.. Yarın öbür gün çocuklarımız bizi benim geri zekalı anneciğiiiiim diye severlerse hiç şaşırmayalım o zaman.. Biz itiyoruz bunları onların beynine.. Sonra vay efendim neden öyle, vay efendim neden böyle.. Sorarım size; siz evde eşinizle birbirinize "naber lan geri zekalı / salak?" diye mi seslenirsiniz? Çok özledim seni manyak mı dersiniz arkadaşlarınızla birbirinize? O kadar dert etmiş ki bu durum içime bir kaç arkadaşıma dert yandım, Pınarcığım çok güldürdü beni sağ olsun.. Bir daha böyle derlerse "hobi olarak mı cahilsin yoksa ek gelir mi sağlıyorsun" diye bir caps yollamış, bunu soracağım kendilerine.. Hak ediyorlar yani..

Her şeyin bir edebi bir adabı var değil mi.. Uyum sağlayalım..
Öperim :)
Sevgiler..

6 Temmuz 2015 Pazartesi

Eşyalar Toplanmış Doruk Gitmiş


Bu minik adamın benden çok eşyası var!

Yazın ortasına gelmemiz sebebiyle Doruk'u yazlığa, annemlerin yanına götürdük hafta sonu.. Doktorlarımızın da dediği gibi güneş, deniz suyu ve en önemlisi temiz hava onun gelişimi için çok çok iyi olacak.. Zaten burda akşamdan akşama görüyor çocuk beni, dört duvar arasına hapsetmek olmaz minik kuzumu.. Aslında aklımda bir sürü soru işaretiyle gittim ne yalan söyleyeyim. Ya şöyle olursa, ya böyleyse, ya oysa, ya buysa, falansa filansa... Ne gerek varmış canım büyütmeye, oğlum emin ellerde işte.

Yolculuğumuz nasıl geçecek, denizi sevecek mi, banyoda yine problem yaşayacak mıyız, sinek, böcek, ARI, beslenme durumu???

Öncelikle çok rahat bir yolculuk geçirdik.. Sağ olsun kuzum bize hiç problem çıkartmadı. Çok şükür ki oto koltuğunu seviyor(kucakta yolculuğa karşıyım, doğduğundan itibaren ana kucağında bindirdim daha sonra oto koltuğuna terfi ettik, mutluyuz). Aşırı eşya sebebiyle orta koltuğa sabitledik ve daha keyifli yolculuk yaptığı fark ettim. Arka ortanın onlar için daha güvenli olduğunu okumuştum ama denememiştim hiç, gerçekten daha güvenli ve keyifli duruyordu. Doruk oldum olası gezmeyi çok seviyor zaten, anne karnında gezmeye başlamıştı kuzum, sonra da kırkını bir uçurduk daha da kimseler tutamadı bizi :) Sabah 5 civarı eve vardığımızda ben nereye geldim diyerek meraklı meraklı her yeri inceledi, dedesine kavuştuğu için mutlu mutlu bakındı ve biz uykusuzluktan bayılırken o sevinç çığlıkları atıyordu :)

Sabah denizle ufak bi tanıştırma seansı düzenledim, ayaklarını sokayım dedim ama su buzzz gibi.. Ben dondum çocuk ne yapsın :) Birazcık ıyk mıyk dedikten sonra gezindik ettik.. Herkesler pek bi sevdi oğlumu, bırakıp gideceğimi de şaşırdılar. Temiz hava şart, her şey onun sağlığı için, iyi olacak inşallah..
Uykular şaştı tabii, çarptı çocuğumu temiz hava, uyumaz oldu :) Akşam üstü 17:00 civarı denize götürdük, küçük beyin kendi koltuğu, havuzu, osu busu derken bir sürü eşyayla indik yine sahile :) Evden çıkmadan bir güzel kremlendik tabii, burnumuzun ucuna kadar sürdüm kremi :)
Sanki 40 yıldır gelir sahile, hemen kumlara oynamaya başladı ve yedi tabii ki. Dur oğlum o taş, yenmez o ay kumu yeme çıkart çabuk falan dinlemedi miniğim.. Havuzu deniz suyuyla doldurup sıcak su ekledik ılınması için. Bizim suyu sevmeyen paşa çıkmak istemedi içinden. Tek sıkıntı oyuncaklarını sürekli ağzına götürüyor, acaba enfeksiyon falan kapar mı? Kafamızda bu var şimdi.. Oyuncu Doruk aşağıda :)





Neyse baktık adam eğleniyor, oh oh maşallah.. Sanırım suyu da sevdi, banyoda falan gıkı çıkmadı. Bu duruma çok sevinebilirim zira bir yıkanması vardı ki apartmandakiler çocuğa işkence ediyoruz zannediyordu :) Banyo sonrası acaba balkonda üşür mü falan dedim de aa ondan koru bundan koru bu çocuk nasıl büyüyecek diye attım balkona :) Gelene geçene bakıyor, keyfi yerinde paşamın. Zaten karşımızda da Doruk'tan 2 hafta büyük Kayra var ikisi birden bağrınıyor, bazen ses nerden geliyor ben bile karıştırıyorum :)
Akşam yemeğinden sonra yürüyüşümüzü de yaptık, tam sevdiği gibi sevine sevine gezdi durdu paşacım.
Pazar günü ayrılık günüydü, sanki biliyor gibi kucağımda sarıldı hep bana. Yanında ağlamamaya çalıştım, hep anlattım ona bak biz babayla gideceğiz ama ben hafta sonu tekrar geleceğim, anneanneyle dede sana çok güzel bakacak, burada ablalar abiler seninle oynayacak, beraber denize gireceksiniz.. Hep güldü.. Biz giderken uyusun istemiyordum, arkamızdan el sallasın onuz bırakıp gittik düşünmesin istiyordum ama çok uykusu geldi kuzumun, kıyamadım. Yine de el salladık o içeri girerken, biz gideceğiz sen uyandığında bizi göremeyebilirsin diye anlattık yine.. Aramamış zaten uyandığında, insan azıcık merak eder di mi nerde bunlar diye :) Ah ah nerdeeee :)
Yazlıktan bir arkadaşım da bizimle dönüyordu, iyi ki vardı yoksa ben yol boyunca ağlardım herhalde. Onla hep muhabbet ettik, güldük eğlendik. Mola yerinde bir ufaklık buldum azıcık sevdim, şansa vapurda da denk geldiler. Beni bilen bilir tam bir çocuk sevdalısıyımdır. Gördüğüm bütün çocukları sevme kapasitesine sahibim, öpmem yalnızca koklarım! Ufaklığın annesine demiştim, ben oğlumu bıraktım falan filan diye ama inanmayabilir insanlar çok normal, beni bir daha vapur sırasında görünce aha geldi psikopat, kesin bunun çocuğu yok yalan söylüyo, anaaam ne yapsak da çocuğu kurtarsak diye düşünüyo olabilirlerdi yani :) Neyse ki çok iyi insanlarmış, pek bi sevdim Metehan'ı, 14 aylıkmış o da. Ve bingo, alerjikmiş o da.. Çekiyorum ben çekiyorum, kendimi de tebrik ediyorum :) Kuzucum kafasını omzuma bir koydu ki ahh dedim o an geri dönüp Doruk'a koşasım geldi..

Eve gelene kadar alışmış gibiydim duruma da salonun ortasında kalan o oyuncak şıp şıp şıp biriken bütün yaşları akıttı bir anda! Evlat demek yürekte sızı demekmiş.. Allah yokluğunu göstermesin.. En kötü ayrılığımız böyle olsun inşallah.. Kalan bodylerini koklamakla geçirdim gecemi, odasına girip girip bakıyorum yatağına.. Minik kuzu keyfin yerinde biliyorum, anneannen ve deden sana benden iyi bakıyor onu da biliyorum ama özlüyorum be oğlum.. Sen mutlu ol orda, keyfini çıkart..
Seni çok ama çok seviyorum..
Az kaldı, hemen geleceğim yanına..

1 Temmuz 2015 Çarşamba

Ben mi Evhamlıyım Dünya mı Tersine

Şimdi ben alerji alerji diye kendimi yırtıyorum, aman diyorum vermeyin Doruk'a, bak bize böyle böyle oldu dikkat edin size de olmasın falan filan.. Yahu insanlar mı vurdum duymaz yoksa alerji çok basit bir şey amaaaan elbet geçer, alerjisi olmayan çocuk mu var sanki kafasında herkes?? Bu evham, bu dikkat bana mı has bir şey acaba anlamıyorum ki.. Var bir yerde bir terslik, bulabilsek bi düzlük..

Bu sabah Doruk'un tahlillerini yaptırmak için bir hastaneye gittik. Laboratuvarda yaptırmak için ek işte çalışmam gerek artık, buna karar verdim zira fiyat aldığım laboratuvarlardan 460 TL ile 1400 TL arasında değişen bir fiyat yelpazesi çıktı karşıma. İş yerinde hayıflanırken sağ olsun Ebru hanım beni bir dürttü de tam donanımlı devlet hastanelerine bakmak aklıma geldi :) Apar topar internetten randevuydu oydu buydu derken bu sabaha aldım randevu, gerçi onu da sersemlikle ilk yanlış almışım sonradan fark ettim de düzelttim neyse ki (hocamız tatile gitmeden yaptır sonuçlara bakalım içimiz rahat gitsin demişti, sözünü dinliyoruz)..
Çok ama çok güler yüzlü bir doktor ablamız karşıladı bizi, ilgilendi bizimle sağ olsun. Hastanedeki alerji doktorunun adını verdi, gerekli yönlendirmeleri yaptı. Tahlillerimizi yazdı. İsmi Işıl. bir daha gelirseniz beni burada bulamazsınız ama farklı bölümde olabilirim dedi, çok sevmiştik oysa ki biz onu.. Doruk alkışlar mı yapmadı, çapkın çapkın gülücükler mi atmadı.. Uzun zaman sonra ilk defa bir doktor kontrolünde ağlamadı oğluşum, çok iyi geldin bize Işıl doktor.. Seni bulabileceğimi bilsem hep geliriz yani o derece..

Neyse ne demiştik, bilinçsiziz di mi? Hem de çok.. Tahlil için tüp almaya gittiğimde bir anne x hocanın hastasıyız kan vereceğiz dediğinde yeri nerede hocanın dedim, 1 tahlilimiz eksikti yalnızca kendisi yazabiliyordu neyse tarif etti falan.. Tahlil sırasında karşılaştık kızı 8 aylık, rengi bembeyaz ve vücudunda kıpkırmızı döküntüler var.(Doruk'ta 1-2 döküntü olsa ayy ne dokundu acaba, o mu bu mu? diye kafa patlatırım, gayet doğal karşılıyor insanlar) Neye alerjisi var dedim, alerjisi yok bağışıklığı düşükmüş onun için bakıyorlar dedi. Kanda çıkmıyormuş, o yüzden alerjisi yokmuş. Doruk'un da kanda çıkmıyor, kanda çıkmamasına Non IgE deniyor, yani bu alerji olmaması anlamına gelmiyor. Ama böyle adamına denk gelirseniz hadi canım hadi alerjiniz yok ohh maşallah turp gibisiniz, bu çocuk benden sağlam diyerek gönderiyorlar sizi. Gel de şimdi götür çocuğunu o doktora.. Boşuna demiyorum Allah hocamızı başımızdan eksik etmesin diye.. Doruk'un alerjisi ilk kaka ile çıkmıştı ortaya, köpük köpük.. Hani kolayı sallarsın sallarsın sonra açarsın köpürür ya aynen öyle bi köpürme işte. Aldık biz öyle bir kakayı tahlile götürdük sonrasında gelsin diyetler gelsin maceralar.. Emziriyor musunuz dedim, evet dediğinde siz süt ve süt ürünlerini tüketmeyi kesin, lütfen beni dinleyin dedim. Ama doktoru yoğurt vermiş, yoğurt yediriyorum ki ben dedi işte ben o an bittim. Çocuk 8 aylık ama sorsalar derim 5,5-6 aylık, bembeyaz bir ten ve kırmızı noktalar her yerinde.. O kırmızılıklar da isilikmiş zaten öyle demişler.. Bill Gates de benim amcam ama biz söylemiyoruz, akrabalar çıkmasın ortaya diye..
Bu arada öğle arasında eczanede karşılaştığım kokoş bacı, senin kızın da alerjiliymiş ama pek bi havalısın, kaçtın yanımdan. Korkma ısırmam, ısırırsam da bulaştırmam oğlumun alerjisini sana. Seni tanımıyorum ama kıl oldum! Bir gün bi tanesi tersime gelecek ama hadi hayırlısı :)

Alerji amaaaan elbet bir gün kendi kendine geçeri olan bir şey değil. Öyle geçmiyor, geçti zannedersin cort diye öte yandan çıkar anlamazsın ne olduğunu. O yüzden üstüne gitmeden yumuşak yumuşak severek tedavi ediyoruz kendisini. Biliyorum etrafımdakiler artık manyak olduğumu düşünüyor ama öyle değil, sadece korkuyorum sizlerde de olmasın diye. Süreç zorlu bir süreç, her şey süper giderken bir anda hooop diye aşağıya düşüveriyorsunuz.. O yüzden bütün çabam, çakılmayın diye.. İsterseniz konuşmayın, isterseniz görüşmeyin benimle ama sonra sakın ama sakın haklıymışsınlarla gelmeyin olur mu.. Hiç bir şeye üzülmem de o minik bedene üzülürüm..

Haydi bakalım bugünlük de bu kadar olsun.. Anlayanlar anlamayanlara , anlayıp da anlamak istemeyenlere özet geçiversin..

*Minik kuzu gitti bugün 2 tüp kan, bi de ben tuttum seni, bu defa ağlamadan başardım.. Sonuçlarımız güzel olsun inşallah..

29 Haziran 2015 Pazartesi

Ey Diş Geldiysen

Çok ciddi diş sorunsalı yaşıyoruz.. Yan kesiciler(üst) gelmeye çalışıyor ama bi türlü gelemiyorlar. Oğluşumun canı çok acıyor :( Huysuz, ağlak, keyifsiz.. Parmaklar sürekli ağızda, salyalar şakır şakır.. Çığlık çığlığa uyanmalar, yatmak istememeler başladı yine. 3-4 gece gider artık böyle. Bu sabah 05.10 itibariyle omzumda uyudu kuzucum, dişler reflüyü fena tetikledi tabi.. Anneme de kıyamıyorum, bütün gün bakıyor zaten o yüzden uyusun istiyorum. Zaten becerebilirsem yazlığa bırakacağım Doruk'u, bol bol haşır neşir olacaklar :)

Diş stresi bi yana çok güzel hafta sonu geçirdik. Cumartesi günü 4 gözle beklediğimiz alerji için kontrolümüz vardı. Hocamız güzel şeyler söyledi, menümüze yeni gıdalar eklendi.. İnşallah tökezlemeden, düşmeden ilerleriz. Alerji konusunda uzman bir hocaya sahip olduğumuz için çok şanslıyız, Allah başımızdan eksik etmesin.. Bir insan doktora gideceği günü hevesle bekler mi, biz bekliyoruz valla :) Asistanı 1 gün önceden teyit etmek için aradığında "hiç gelmez olur muyuz, aşk olsun" diyorum, gülüyoruz :) Yazlığa gidecek olmasına hocamız da onay verince içim daha bi rahat etti açıkçası. Ben nasıl ayrılacağım dediğimde de "kimin için çalışıyorsun?" sorusuyla beni hayatın gerçekleriyle yüzleştirdi tabi.. Ağustos ayından tekrar görüşeceğiz inşallah, bu defa hayırlı haberlerle..

Pazar günümüz sevdiklerimizle daha da güzeldi.. Uzun zamandır bir araya gelemiyorduk iyi oldu.. Doruk'un da keyfi yerindeydi gülüşler alkışlar oh oh.. Çok sevdiğimiz Yasemin hocamızla da karşılaştık, çok çok iyi geldi bize :) Aynısından bir tane de kız olsa hiç de fena olmaz dedi hocam :) Bence de bir kız çocuğu da çok güzel olur..

Doruk tam bir sokak çocuğu, hiç eve girmeyecek. Sürekli dışarıda duracağız. Ben de sevmem gerçi evde durmayı, bana çekmiş bu konuda kuzucuk :) Bir de sokaktayken uyumayı alışkanlık haline getirebilsek çok güzel olacak..

Diş demiştik di mi en başta.. Acaba diş buğdayı yapsam geçer mi :) Şaka bi yana nasıl hafifleteceğim ben bu acıyı? Kemirsin diye eline bir şey de veremiyorum ki.. Bir tane sulu diş kaşıyıcısı var iyice kriz anında dolaptan onu getiriyorum 2 dakika kemiriyor yine başlıyor bağrınmaya.. İçim acıyor kuzuma ama yapacak bir şey de yok, doğanın kanunları bu şekilde. Böyle böyle hafifleyecek inşallah..

*Minik kuzum, yumurta denemesi 5. gündeyiz, çok şükür iyi gidiyoruz.. Sorunsuz atlatıp miktarı tamamlarsak gelsin yeni mamalaaaaaar :)


26 Haziran 2015 Cuma

Doruk vs Yumurta

Kuzucuğuma yumurta denemesine başladık.. Artık bir şeyleri deneyip geçmek ve mutlu olmak istiyorum. Eminim şu an yediği şeyler ona yetiyor ama biraz daha sağlıklı şeyler de yesin, bünyesi yeni besinler tanısın istiyorum bir yandan..
Savaş boyalarımızdan yumurtayı yanağına sürerek başladık işe. Dua ede ede sürdüm yanağına, 30 dakika beklememiz gerekiyor, ciltte tepki olmazsa yarım çay kaşığından daha da az deneyebiliriz(bu herkeste aynı olacak diye bir kural yok, biz bu şekilde yaptık çünkü doktorumuzun ön görüsü bu şekildeydi siz doktorunuza danışmadan sakın ama sakın yapmayın lütfen!). Bizim zıpır havada ona yaklaşan parmağı görünce yalamaya, ısırmaya çalıştı tabi ilk başta, bayağı zorlandım yanağa sürmek için. Bir yandan da dişler geliyor, onun acısı huysuzluğu apayrı aman aman yani. Annem evde huni takıp dolanacak yakında haberi yok :)
O yarım saat geçmek bilmedi, bir yandan elini yanağına götürmesin diye uğraşıyorum bir yandan kızarma kabarma olmasın diye dua ediyorum.. Gözlüğümü de kaptı zaten gözümden, göremiyorum etrafı tam komediydi halimiz :)



Bi asır gibi gelen yarım saat geçti sonunda geldik yumurta yedirme kısmına. İlk başta bi hevesle açtı ağzını ama hayal kırıklığına uğradı, "bu ne beeee" demiştir bence içinden :) Hafif bi silkelenme sonrası tekrar istedi, yarım kalan yudumunu verdim böylelikle bitirmiş olduk denememiz gereken miktarı. 


Gelsin bakalım zorlu 2 saat.. Tepkileri gözlemlemek için en az 2 saat uyumaması lazım.. Kalkmış sabahın 06.50'sinde, Doruk uyumasın da kimler uyusun :) Koltuk tepelerine çıktık, camdan baktık gelene geçene laf attık, perdelerle ceee öööö oynadık.. Annesi işe gidecek ama Doruk annesinin pilini bitirdi sağ olsun :) 
Çok şükür kabartı, kusma, solunum etkilenmesi gibi etkiler olmadı bu süre zarfında.. Henüz tepkiler için erken, en az 72 saat beklemek gerekiyor ama umut ediyorum ki geçeriz bu zorlu denemeyi.. Sonrasında gelsin kekler kurabiyeler.. Şaka bir yana diş kaşımalık, atıştırmalık bir şeyler yapmak istiyorum kuzuma.. Yumurtayı geçelim inşallah..
Daha yolun çok başındayız miniğim, düzlükler de var engebeler de.. Takılıp düşmemek dileğiyle..


25 Haziran 2015 Perşembe

İnci Tanesi İpek Tenlisi

Geçen sene bugün tam da bu saatlerdi sanırım arayıp yarın beni doğuma alıyorlar dediğinde. Daha bir kaç gün önce birlikteydik, bu ihtimali biliyorduk ama konuşmak bile istemiyorduk bunun hakkında. Aklımıza geldikçe başka başka şeylerden konuşup gülüyorduk, bir şekilde birbirimizi rahatlatmamız gerekiyordu.
Bi senin cadılar tekmeliyordu, bi benim sıpam.
İkimizin hamileliği arasında yalnızca 1 gün vardı. Çok sevmişiz birbirimizi, evlatlarımız bile aynı zamanda doğacaktı.. Senin kızlar biraz acele ettiler ama neyse, vardır elbet bir bildikleri :)
Aklım sendeydi ama daha da telaşlanma diye düşemiyordum üstüne. Her şey çok güzel olacak desem de ben de en az senin kadar korkmuştum. Gerçi senin gibi canavar anneleri, onları sabırsızlıkla bekleyen babaları varken iki minik savaşçı vazgeçmezdi hiç bir şeyden..
O gün kaç kere aradım seni bilmiyorum ama sabahı zor ettim. Hemen yanına koştum zaten. Bir yandan da kendimi rahatlatmam gerekiyordu, malum bende 32 haftalıktım :) İki şişko göbek fotoğraflarımıza hala bakıp gülerim :)
Süslü kokoşum hastane odasını hazırlamıştın zaten hemen, için rahat etmez her şeyler tam olmazsa bilirim huyunu :) Bir kaç hafta önceden senle oturup kızların süslerini hazırlamaya başlamıştık, içine doğmuş herhalde, yoksa elimiz ayağımıza dolaşacakmış.
Odada durduğum 1 saat çok uzun bir süre gibi geldi bana, gelenin gidenin çok oldu zaten. Burak abi heyecandan değil odaya hastaneye sığamıyordu.. Geldiler seni almaya, her şey çok güzel olacak diyerek, dua ederek gönderdik seni.. Sonra ben işe dönmek zorunda kaldım maalesef ama sürekli aradım Tülay'ı, Burak abiyi. Geçmek bilmiyordu zaman. En sonunda iyi olduğunuzu öğrendim. Kızlar da sen de çok iyiydiniz şükürler olsun. Kısa bir ayrılık süreci yaşayacaktınız ama sonunda hepiniz bir arada olacaktınız..
Kuzularım üzmedi annesini babasını, döndüler yuvalarına..

Kızlara kavuşmaya gitmeden hemen önce :)

Yine ayrılmamış ellerimiz, hiç de ayrılmasınlar inşallah..

Geçen sene tam bugün 2 melek geldi dünyamıza. İnci ve İpek kardeşler oğlumun can kardeşleri oldu. Prensimin yanına birbirinden tatlı iki prenses geldi.. Biz sizleri çok ama çok seviyoruz.. İyi ki varsınız.. 
Geçirdiğiniz her gününüz bir öncekinden daha güzel olsun inşallah.. Hayatınızdan keşkeler uzak mutluluk bir o kadar yakın olsun..


Benden çocuklarımıza not: Doruk, İnci ve İpek kardeşler; biz anneler birbirimizi nasıl sevdiysek, kolladıysak siz de öyle sevin, öyle kollayın birbirinizi. Çok iyi dost olun. Beraber gezin, sinemaya gidin, hayatınızı güzel yaşayın ama hep kollayın birbirinizi. Dostluğunuzdan vazgeçmeyin..





23 Haziran 2015 Salı

Bazen Vazgeçmemek Büyük Şanstır

Hayatta bazı şeylerin şans ve vazgeçmeme üzerine olduğuna kurulu olduğuna inanıyorum.
Belki o gün vazgeçip gitseydim hiç tanımamış olacaktım canım doktorumu.
İlk randevumda tam 2,5 saat beklemiştim, koskoca hastanede yalnızca Yasemin hocanın kapısının önünde yığılma vardı ve sıra hiç azalmıyor aksine artıyordu. Buket gitmeden önce biraz bekleyebilirsin belki demişti ama bu kadar bekleyeceğimi o da tahmin etmiyordu. Normalde beklemeyi hiç sevmem, hele bir de Cumartesi günü bir sürü işim var, neyse dedim bekleyeyim. Bekle bekle.. En sonunda sıra geldi.. Gerçekten tatlı biriydi(bence doktorla anlaşma elektrik meselesi, herkes sevmek zorunda değil), rutin kontroller için gitmiştim, 6 ay sonra görüşürüz diyip çıkmıştım. 6 ay sonra gittiğimde unutmamıştı beni :)
Daha sonra hamile olduğumu öğrendim, canım doktorum 5 haftalık hamilesin diye müjdelemişti. Git yeni yılını güzelce geçir 3 hafta sonra gel dedi.. Daha sık görüşmelerimiz başladı ondan sonra da. Her ay düzenli, ben oğlum ve doktorum arasında :)
Hayatım boyunca zayıf bir insan olmadım zira hamile kaldığımda da zayıf değildim yani :) Yalnızca 10 kilo alabilirsin demişti bana hocam ama ben tam 26 kilo aldım, her kontrolde de azar işittim o ayrı mesele :)
Çok rahat bir hamilelik süreci geçirdim ki bence bunda sizin emeğiniz çok hocam. Eğer siz bu kadar rahat davranmasaydınız, beni strese sokacak şekilde davransaydınız ben yorgan döşek yatardım herhalde.. Hep bir telefon uzağımdaydınız. Gece gündüz, hafta sonu demeden anlamlı anlamsız bütün sorularıma cevap verdiniz.
Sayenizde 33. haftamda çıkıp stressiz harika bir tatil yaptım, olumsuzluğu bir kere bile düşünmedim.. Canım oğlum ben İstanbul'a dönene kadar hiç terslik de çıkarmadı zaten, uslu uslu döndü durdu annesini tekmeledi.
Doğumdan 2 gün önce bile düğün dernek geziyordum :)
Eşim benden de rahattı, sanki karnım burnumda değil gezip duruyorduk biz :)
Bence o ilk gün benim için bir şanstı ve ben ilk defa uzun süre beklemeyi tercih ederek şansımı kaçırmadım.
Sizin gibi birini tanıyabildiğim için mutluyum.
Hala bile ne zaman gelsek sizi görmeye oğluma sımsıkı sarılışınız, güzel sözleriniz bana kendimi özel hissettiriyor..


Oğlumun ilk merhabası, Yasemin kokulu melek doktorumuz doğum günün kutlu olsun.. İyi ki varsın.. Seni çok seviyoruz..
Doruk & Aslı